Kıran eteğinden süzersin köyü, Önünde bir çeşme, bir köprü, han var. İnce minarende bir eski büyü, Diyor: İnay gibi yoktur bir diyar. Neler gördün bilmem tarihte neler, Yunanı basmıştı bir zaman köyü. Bazen düşmandan da beter çeteler, Söndürdü ocağı, savurdu külü. Sen köyün imamı bir büyüğüsün, Ne zaman inerim Kıran’dan köye. Duruşunda heybet biraz da…
Devamı
Uzaktan gelir sesi har har diye, Akar yedi oluklu yar yar diye. İçime adeta bir beste işler, Sonsuzda umutlar, nevbahar diye. Burada faniler acılar pek çok, Ölümden ötede ebed var, diye. Akar yedi renkten yedi şarkıyı, Yaraya aşk merhem, haydi sar, diye. Yedi oluklunun Hakk’a duası, “Yakma müminleri ey Kahhar” diye. Ey benim ak çeşmem,…
Devamı
İnay’ın taşı toprağı altın Kışla dağına gidin bir bakın Toprağımızı satmışlar Ağlayın ağıtlar yakın Uyandırın herkesi Bir de geçmişinize bakın Nice şehitler koştu akın akın İnay’ın taşı toprağı altın… Yedi oluğundan şırıl şırıl sevgi akar. Bağrında ne yiğitler yatar Geçmişte nice sevdalar var. İnay’ımın taşı da, toprağı da, insanıda altın… Nazan AYRANCI
Derenin üstünde sağlam taş köprü, Yıpratamaz onu zamandan törpü. Hâlâ ayaktadır, hâlâ diridir, Üzerinden geçer, insan, at, sürü. Bir tarih kavşağı, hisseder insan, Bak anla; bir baştan bir başa yürü. Şimdi suyu kesik, deresi kuru, Ama akar durur mazi kültürü. Taş köprüm beslemiş, sabrıyla bizi, Ondan içmiş zülâl, mahkumu, hürü. Sanki secdededir, yüzyıllardır, der Kulluktan…
Devamı
Yeşil ördek gibi daldım göllere, Bir zaman dillerde pelesenk idi. Sen düşürdün beni dilen dillere, Havada uçuşan kelebek idi. Cevizin yaprağı dal arasında, Ne güzel türküydü gençler söylerdi, Güzeli severler bağ arasında, Sözü söyleyenler ölçülü derdi. İşte böyle idi İnay’da gençler, Şeker şerbet gibi sözleri, sazı. Irgatı da buydu, böyleydi leşber, Bir yürek gibiydi sözü,…
Devamı
Uçsuz bucaksız yeşilliklerde, Gözünün alabildiği güzellikte, Selvi boylu, şık, kendi halinde, Köyümün en nadir yerinde. Kıymışlar canına odun niyetine, Oysaki giden canların yanında, Ne önemi vardı belki de, Köyümün bir dalı kırılmış. İçimi de acıttı yüreğimi de, Ruhumun huzur bulduğu köyüm de, Bir bir gidecek mi yoksa, İnay’ın güzellikleri de. Şimdi korkularım daha da büyüdü,…
Devamı
Ne ışık ne de nur, İsmi siyanür. Dokunduğunu, Ediyor kömür. Bir ecel celladı, Katil-i ömür. Böyle istilayı, Yapmadı Temür. İnaylı insana, Bu savaş bir tür. Suya ve havaya, En galiz küfür. İnay zehir içsin, Sen balı götür. O tam fakirleşsin, Sen malı götür. Ötür akça kuzum, Siyanür ötür. Annenden içtiğin, Kezzab sütüdür. Bu nasıl adalet,…
Devamı
Meleşen kuzular ve çan sesleri, Sürüyü ağıla getirdi çoban. Gecenin silinmez o nefesleri, Büyülü bu dağlar, büyülü cihan. Tezek kokusuna karışır ruhum, Koyunlar kuzuya kavuşur gibi. Heyecanla çarpıyor yüreğim güm güm, Şu an bile içim pür-huzur gibi. Bir süt kuzusunu sevip okşamak, Akşamın kıvırcık, tatlı deminde. Köyü ta derinden tadıp yaşamak, Var mı böyle sevda,…
Devamı
Seher vakti ‘Tek Azad’ta Menevişli coşkularla Soluduğumuz bu hayat Gelip-konar pencereme.. Yedi oluk, yedi güldür Yedi oluk, yedi rahmet Yedi oluk, yedi destan Şakır şakır seker önce Usul usul harelenir Derinleştikçe ‘ses’ olur Bu ‘ses’i dinler melekler Bahtı açık nice civan Bu ‘su’dan içmeyi bekler.. İlim, Yurdum, Obam, Belim ‘Kök boyalı gül’ üm., köyüm.. Aşk…
Devamı